Eva, Henüz 10 Yaşında Paris Innovation Fellowship’e Kabul Edildi

Paris Innovation Fellowship, genellikle PhD derecesine sahip tasarımcıların katılımına sahne oluyordu. Ancak 10 yaşındaki Eva, şehre renk katacak projesiyle yüzlerce isim arasından sıyrılıp bu programa kabul edilerek yaşıtlarına çok güzel bir örnek oldu.

Paris Innovation Fellowship, şehrin havasını değiştirecek, her gün yürüdüğümüz kaldırımları renklendirecek ve kısacası 3B baskı ve diğer teknolojileri kullanarak şehirde farkındalık yaratacak sosyal sorumluluk projelerine mentorluk desteği veren bir program.

Eva, yaptığı 3B robot tasarımıyla bu yarışmaya katılmaya hak kazanan en genç üye oldu. 3B yazıcıda üretilen bu robot, temel olarak kaldırımlara ve yollara 2 boyutlu resimler çizebilme yeteneğine sahip. Paris’te yaşayan Eva, maker kültürüyle donanmış küçük bir kız, ancak büyük bir girişimci…

 

 

Kat Borlongan Eva’nın programa katılmak için yazdığı başvuru notundan bir kesit paylaştı: 

“Paris sokakları çok üzgün. Onları mutlu edecek bir robot yapmak istiyorum. Thymio tipi robotları programlamayı öğrenmeye başladım bile. Programa katılıp mentorların desteklerinden faydalanmak istiyorum.”

Borlongan Mashable’a “Bu cihazları Paris’in sokaklarına yerleştirdiğimizde neler olacağını hep birlikte göreceğiz” dedi.

Aynı zamanda Paris hükümetinden gerekli izinleri almak için Eva’ya desteklerini eksik etmeyeceği garantisini verdi.

Proje o kadar çok beğenildi ki Stanford elektrik mühendisliği profesörü, Hardware Club kurucusu ve Fransa Maker Haftası başkanından projeye tam destek geldi.

İyi işler başarmanın yaşının olmadığını bizlere gösterdiği için Eva’ya; ve keşfedilmeyi bekleyen yeteneklerin su yüzüne çıkmasını sağlayan Paris Innovation Fellowship programı üyesi Kat Borlongan’a özel teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

 

Yazar: Çağan Kuyucu

Kaynak: Mashable




200MB’lık OK GO Müzik Videosu DNA Sarmallarında Başarıyla Depolandı

Microsoft ve University Of Washington işbirliğiyle yürütülen araştırmalar sonucunda bilim adamları hepimizin sahip olduğu DNA sarmallarına 200mb’lık bir müzik videosu depolamayı başardı. Bundan önce 22mb’lık bir veri DNA’larımıza depolanmıştı. Ancak bu sefer depolanan verinin boyutu, ne kadar büyük bir yol kat edildiğini bizlere gösterdi. 

DNA’lara veri depolamanın bize getireceği en büyük artılardan birinin, uzun vadeli depolama sıkıntısını çözebilme yeteneği olduğu düşünülüyor. Zira DNA’ların binlerce yıl boyunca veri saklayabileceği aldığımız bilgiler arasında.

 

 

Peki bu teknolojinin temeli neye dayanıyor?

Bildiğiniz gibi DNA’nın temelinde 4 çeşit organik baz bulunuyor. Bunlar Adenin (A), Timin (T), Guanin (G) ve Sitozin (S) olarak sıralanabilir. Araştırmacılar geleneksel 1 ve 0 verilerini organik bazların harflerine dönüştürerek bu depolama işlemini gerçekleştiriyorlar, yani: ATGS baş harfleri.

Baş araştırmacı Luis Ceze, bunun bilim kurgundan çıkmış bir teknoloji gibi göründüğüne katılıyor ve konuya uzak olanlar için şu açıklamalarda bulunuyor: “DNA zaten başlı başına bir veri depolama modülüdür. Doğa, canlı sistemlerin genlerinde veri depolamak için halihazırda bunu kullanıyor.”

Geliştirilen bu teknolojinin 10 yıl içerisinde insan hayatına dokunması bekleniyor. Sizi DNA’mıza depolanan müzik videosuyla baş başa bırakıyoruz.

 

 

Yazar: Çağan Kuyucu




3B Devasa Sünger Bob

Paris’te düzenlenen Viva Tech 2016 teknoloji fuarında standdaki yerini alan Sünger Bob ziyaretçilere ve müşterilerin beğenisine sunuldu.

650 saatlik basım mesaisinin ürünü olan,  44 parçadan oluşan Sünger Bob, 70 santim uzunluğunda ve 6.5 kilogram ağırlığında.

3DShook ve Nickelodeon işbirliğiyle hazırlanan Sünger Bob’un basımını 8 adet Replicator 2 yaparken, ham madde olarak Plastik (PLA) kullanılmış.

Bu haberde yer alan ablanın dediğine göre bu projede asıl hedef Bob’un büyüklüğüymüş ve kalite göz ardı edilmiş ancak yine de çok kaliteli bir ürün ortaya çıkmış.

 

 

Yazar: Hasan Kesen




Pokémon GO Çılgınlığına Tanık Oluyoruz!

Niantic tarafından geliştirilen lokasyon-bazlı mobil oyun uygulaması Pokémon GO, çıkışıyla dünyanın dört bir yanında müthiş bir ilgiyle karşılandı. Bir çok ülkede henüz resmi olarak Android ve iOS platformuna çıkışını gerçekleştirmedi. Ancak bu meraklıları durduracak türden bir engel değil. Oyuncuların çoğu, APK dosya formatını kullanarak Pokémon GO’yu edinmeyi başardı. Neredeyse tamamen word-of-mouth yoluyla bu günlere gelmeyi başaran Pokémon GO anlık bir hevesten daha fazlası olmayı başarabilecek mi?

 

 

Farklı türden Pokémonlar toplayarak envanterinizi güçlendirdiğiniz ve arenalarda meydan okumalara katılarak gücünüzü kanıtladığınız bir oyun mekanizmasına sahip olan Pokémon GO, oyuncuları evden dışarı çıkmaya zorlayıp yüzlerce Pokémon GO oyuncusuyla buluşmaya, hatta egzersiz yapmaya yöneltiyor.

Oyunun yaratıcısı John Hanke için bu başarı, onun tam 20 yılına mal oldu. Tüm kariyeri boyunca Google Maps, Google Street View ve Ingress gibi projelere imza atan Hanke, son projesi  Pokémon GO ile dünya devlerini dahi alt etti. Uygulama içerisinde geçirilen zaman dikkate alındığında Pokémon GO, an itibariyle Twitter, Facebook ve Snapchat gibi milyar dolarlık şirketleri geride bıraktı.

 

“John Hanke bu kadarını hayal edebilmiş miydi?” sorusunu sormadan rahat edemiyorum.”

 

 

 Pokémon GO, ABD’de tüm zamanların en büyük mobil oyunu oldu.
surveymonkey.com

 

 

Oyuna gösterilen yoğun ilginin rakamsal kanıtı olarak, Pokémon GO’nun çıkışıyla Nintendo’nun hisseleri 12 milyar dolar yükseldi.. Henüz ilk haftasında 10  milyon kullanıcı barajını aşması da ayrıca takdir edilesi bir durum.

Unutmadan, şu günlerde sokakta birbirini gören Pokémon GO oyuncuları arasında popüler bir selamlaşma simgesi dahi oluştu: “Merhaba, siz de mi Pokémon GO oynuyorsunuz?”.

 

 

Yazar: Çağan Kuyucu

Kaynak: www.sensortower.com | ilgili içeriğe git 




Büyüklerin 3B Füze Planları

Raytheon Missile Systems’in başkanı Taylor Lawrence 3 boyutlu yazıcılar ile füze üretimi konusunda start verdiklerini açıkladı.

 

 

Şekerin, çikolatanın; elbisenin, kol asistanının, yedek parçanın hatta yapay diş veya yapay iskeletin basılmasıyla sınırların oldukça genişlediği 3B yazıcılar ile füze geliştirilmesi için çalışmalar başlıyor.

Amerikan Raytheon Missile Systems’in, rakipleriyle rekabette yeni yollar ararken maliyeti de azaltmak istemesi, her geçen gün yeni mucizeler üreten 3B yazıcılarla yollarını kesiştiriyor.

Taylor Lawrence, teknolojiye güvenerek fazla risk almadan 3B füzeler üretmeyi planladıklarını söylerken, mühendisler hangi parçanın 3B basılmasının, ne kadar kaliteli ve güvenli olacağı konusunda çalışmalara başladı bile. Güney Kore de geçen sene askeri cihazlarına 3B parçaların monte edilmesine başlamıştı.

 

Bu kötü icatların çağımızda gereklilik olduğunu görsek ve yayılmalarını, daha da güçlenmelerini çaresizce izlesek de daha yeni, kötü şeyler yaşamış bir halk olarak umarız 3B yazıcılar gelecekte daha hayırlı şeyler için kullanılır.

Yazar: Hasan Kesen
Kaynak: http://www.3ders.org//articles/20160714-entirely-3d-printed-missiles-on-the-horizon-says-raytheon-missile-systems-president.html




3B Restoran Konseptine Hazır Mısınız?

“Yarını bugün tat” sloganıyla hareket eden Food Ink. Birkaç büyük şehirde faaliyete geçireceği restoranlarında, yemekleri 3B Yazıcıdan masanıza getirmeyi planlıyor.

Dünyanın ilk 3B restoranı olan Food Ink. Mimarları, sanatçıları, tasarımcıları, mühendisleri ve aşçı şeflerini bir araya getiriyor.

Venlo’daki açılıştan sonra sonra ilk planı Londra olan şirketin sonraki hedefleri New york, Amsterdam, Dubai, Singapur. Food Ink’in 3D Restaurant’ında masa-tabure gibi eşyalar da 3B basılmış olacak.

Şeker, hap gibi gıdaların basıldığından bahsetmiştik, bu restoranda yemeklerin ne kadarında 3B yazıcı kullanılacağı gibi detaylar tam belli olmasa da detayları beklemek için yeterli heyecan zaten yaratılmış gibi.

 

 

Yazar: Hasan Hüseyin Kesen

Kaynak:

archdaily.com | ilgili içeriğe git

3dprintingindustry.com | ilgili içeriğe git




3B Kıyafetler Yeni Bir Trend Olma Yolunda

Huddersfield Üniversitesi’nden bir öğrenci bitirme tezinde 3B basılmış bir elbiseye de yer verdi.

İvme kazandığı günden beri her türlü sektöre heyecan katan, inovasyonun altın çocuğu 3B yazıcılar moda sektöründe de yerini sağlamlaştırma yolunda ilerliyor.

 

Yorkshire’daki Huddersfield Üniversitesi’nde son dönemini okuyan Monika Januszkiewicz bitirme tezinde küçük bir pay da olsa 3B yazıcıya yer verdi.

Aslında şu anda küçük bir kısımında yer verilmiş olsa da Monika’nın tezinin, ‘insanların sanal ortamda elbise üretebilmeleri’, birbirleri ile iletişimde kalarak yeni şeyler ortaya çıkarabilmeleri olduğu düşünüldüğünde 3D yazıcı gibi bir madenin bu işin en büyük gereksinimi olması da kaçınılmaz oluyor.

 

Elbiselerin 3B basılması, tasarımcılara; kinetik tasarımlar, akıllı nesneler ve diğer yüksek teknolojik moda öğeleri ekleme de özgürlük sağlıyor. Belki de biraz geç kalındı ama çok yakın zamanda moda konusunda çok sevindirici gelişmeler yaşanabilir. Tatile giderken bavul değil tasarım dosyası taşıyacağımız günler yaklaşıyor.

 

Yazar: Hasan Kesen

Kaynak: 3dprint.com | ilgili içeriğe git




Ohio Üniversitesi’nden Yarı Otonom Canlı Projesi

Yarı otonom canlılar da ne oluyor? Aslında bir çoğumuzun Tesla’nın otonom araçlarıyla tanıdığı yapay zekanın, bu sefer kendini kanlı-canlı bir varlığın bünyesinde göstermesinden başka bir olay değil. Ohio Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar sonucu, yarı sürüngen – yarı 3B basılmış vücut ile hayat bulan bu canlı bizlere çok şey öğretecek!

 

 

Ohio  Üniversitesi’ne bağlı Case Western Research University araştırmacıları tarafından üretilen, sürüngen alemine ait bu bio-hybrid  canlı, hybrid kelimesinden de anlaşılacağı üzere tamamen mekanik bir canlı değil.

Aksine, canlının vücudunun iç kısmında deniz sümüklü böceğinden alınmış bir kas tabakası, dış kısmında ise 3B yazıcıyla üretilmiş dış kabuk görevi gören polimer (plastik) bir tabaka yer alıyor.

Bu türden yarı otonom canlıların üretilmesi ve geliştirilmesi, özellikle doğal afet kurtarma operasyonları, okyanus tabanlarının keşfi ve zehirli sızıntıların bulunması konusunda devrimsel bir gelişme olarak nitelendirilebilir.

 

“Bu türden varlıklar, canlı mı cansız mı tartışmalarına yol açacak mı?”

 

Her ne kadar tüm yazımız boyunca onlardan otonom diye bahsetsek de, aslında oldukça basit reaksiyonlar gösteriyorlar. Örneğin geçen hafta haberlere konu olan bir diğer otonom canlı, yalnızca ışığa tepki verebildiği için “otonom” olarak nitelendirilmeye layık görülmüştü.

PhD öğrencisi Victoria Webster liderliğinde yürütülen çalışmalara dahil olan diğer bilim insanları ise; Biyoloji Profesörü Hillel Chiel, Mekanik ve Havacılık profesörü (aynı zamanda CWRU Doku Fabrikasyonu yöneticisi) Ozan Akkuş ve Biomanufacturing ve Mikrofabrikasyon Laboratuarı başkanı Umut Gürkan olarak sıralanabilir. Tüm bu bilim insanlarına ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

 

Üretilen bu yarı-otonom deniz canlısı, günümüzdeki mevcut robotların aksine su içerisinde rahatlıkla dolaşabiliyor. Ta ki şu ana kadar mevcut teknoloji buna izin vermiyordu.

Projeyi yürüten bilim insanları, bu canlı sistemi üretmek için Amerika’da bulunan bir deniz sümüklüböceğinin ağız hücrelerinden faydalandıklarından belki de espriyle söz ediyorlar.  

 

Webster şunları ekliyor: “Yaşayan bir robot üretiyoruz, biohybrid bir robot, şu an için tamamen organik değil”

 

Bu projede kobay olarak deniz sümüklüböceklerinin kullanılmasının bazı nedeneleri, çok yüksek sıcaklık gerektiren koşullara dahi dayanıklı olmalarıymış. Denizden, gölete ve nehirlere geçişte etkilenme gibi bir sıkıntıları olmadığından bahsediliyor.  

Biyomühendislik alanının son zamanların en hareketlilerinden biri olduğu bu gelişmeyle çok daha iyi anlaşılıyor. Belki de teknolojinin doğadan alması gereken bir çok ipucu vardır.

Hatta hatırlatmak gerekirse, TechCrunch Distrupt NY 2015 katılımcılarından BioBots, ürettiği 3B bio-printer ile canlı hücre üretimini ticari bir yazıcı ile buluşturarak şu ana kadar tam 2.5 milyon dolarlık yatırımı taraflarına çekmeyi başarmıştı.

 

Yazar: Çağan Kuyucu

Kaynak: 3ders.com | ilgili içeriğe git




Polis, Cinayet Kurbanının Telefon Kilidini Açmak İçin 3B Yazıcıda Parmak Üretecek!

Polis, teknolojiyi lehine kullanarak, cinayete kurban giden kişinin daha önceden taranmış parmak izini, 3B yazıcılar ile fiziksel ortama taşıyarak kurbanın telefon kilidini açabilecek mi? Polis kurbanın telefon kilidini açabilirse, bu cinayetin çözümü için büyük bir zafer olur…  

Flash Forward’ın yaratıcısı Rose Eveleth yayınladığı raporda, kolluk kuvvetlerinin Michigan State Üniversitesi’nde görevli bir profesöre ulaşarak, ondan kurbanın parmağını 3B yazıcıda üretmesini istediklerinden bahsetti.

Şu an için araştırmalar devam ettiğinden daha detaylı bilgiler paylaşılmıyor.

Bir diğer konu, kurbanın kullandığı telefonun parmak izini okuyan TouchID’yi destekleyip desteklememesi. Zira, kurbanın kullandığı telefon bir Samsung vb. ise veya TouchID’yi desteklemeyen bir iPhone ise yapılanların boşa çıkabileceği gibi bir ihtimalden bahsediliyor.

Kurbanın vücudunun bozulmaya uğradığı göz önüne alındığında, her koşulda 3B yazıcıların bu suçun çözümünde önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor.

Detaylar geldikçe konuyu güncelleyebiliriz…

 

Yazar: Çağan Kuyucu

Kaynak: The Verge | içeriğe git